AMAK-I HAYAL

“-El öpmek?.. Niçin? dedi. İstersen konuşalım. Fakat konuşmaktan ne çıkar ki! Kim bilir şimdiye kadar kaç merkep yükü kitap okudun. Fakat bunlardan ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanlar neyi bilirler? Zevk ve bencilliklerinin arzuladığı sanatsal birtakım şeyleri... Fakat hak ve hakikat hususunda ne bilirler? Hiç! Akıl yoluyla hakkı bulmak mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harfleri bir araya getirerek hikmet bilinebilir mi?”

Bir dostun kütüphanesinde görünce beleşten okuyayım, gerekirse sonra edinirim diyerekten okudum Amak-ı Hayal’i. Derin Hayaller diye çevirebiliyormuşuz bu nev-i şahsına münhasır kitabı.

İçerikten önce biçimi anlatayım. Bir kere klasik tipte bir roman değil. Kurgu düzeni,karakter derinliği vb. yok. Zaten amaç da bu değil sanırım (bkz. sona eklediğim Önsöz). Yine de ikinci bölümü koymasaymış yazar,ilk bölüm  kısa bir fantezi roman sayılabilirdi ama. İkinci bölüm (Manisa Tımarhanesi) sonradan ekleme rastgele  hikâyeler gibi duruyor. Üslup yer yer alaylı,hicivli, yani zekice yazılmış.

 Olayımız ise; kahramanımız genç Raci’nin,
hayatındaki manevi boşluk ve sebepsizliklere derman ararken (ki böyle “şüphe ejderhası”na “müptela” akıl ve ruhları anlayamadığımı itiraf ediyorum), Aynalı Baba nam meczup-dervişle karşılaşıp onun ney üflemesini dinlerken kendinden geçerek daldığı “derin hayaller.” Ki bu hayal-gezilerde Buda ile, Zerdüşt’le konuşur, Hint soylusundan bir Brahman’a, bir şehzadeden bir karıncaya kadar kimlik değiştirir, Anka Kuşu ile uzayda seyahatler eder, Berzah Aleminde Sokrat’tan Pisagor’a, Aristo’ya kadar kimselerle karşılaşır…

Kitabımızın ilk bölümü arka arkaya anlattığı fantastik hikâye-mesellerle oldukça başarılı bence. İçerik olarak da tasavvufî bir eser. Yalnız bahsolunan konuları iyice anlayabilmek veya zevk alabilmek için tasavvufa (en azından benim kadar J) bir giriş yapmış olmanız lazım,diye düşünmekteyim. Hikmet,Aşk Aynası, Nefs-i Emmare, Muhabbet,Aşk,Hiçlik,Berzah Alemi …isimleri öylesine konulmuş ve kullanılmış değil zira.

Yine Raci’nin Hatıraları adlı  birinci bölümdeki 2. Gün başlığı altında, Zerdüştlükle ilgili olan kısım en başarılı bulduğum,içerik olarak da çok güzel  kısımdı. Burada karanlık taraf (Ehrimen’in) ordusu ile Nur ordusu (Hürmüz’ün tarafı) savaşmaktadır ve karşılıklı olarak savaşçılar çıkarıp dövüşmektedirler. Kazanan tarafa göre de İzid’in(Allah) küresi ya aydınlanmakta ya da kararmaktadır. Ehrimen’in savaşçıları-pehlivanları Nifak,Gazap, Nefs-i Emmare filan iken Hürmüz’ün pehlivanları Salah,Hikmet,Aşk vs.dir. Ki Aşk en son galip gelendir.

Yine 3. Gün başlığı altındaki derin hayalde anlatılan (benim anladığım diyeyim) yaratılış hadisesi çok güzel anlatılmış. Bu kısmı da çok sevdim.

4. Günde anlatılan hayal-mesel  “âlimlerin” abuk subuk detayları tartışarak asli gerçekten sapmalarına çok güzel bir örnekti,epey güldüm son paragrafı okurkenJ

Sonraki bölümlerde “Leyla-Mecnun” temasından yola çıkılarak hikayeler anlatılmış. Bunlar da fena sayılmazdı.

Özellikle ilk bölümden uzunca ayrıntılar yazmak istedim ama gönüllü bir sekreter* buluncaya kadar bu isteğim gerçekleşmeyecek sanırım. Ve kitaba sahafta rastlar rastlamaz alacağım,mümkünse “az sadeleştirilmiş” olanından.

Kitabın adı: Amak-ı Hayal
Yazarı: Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi (1865-1914)
Yayınevi: Antik Şark Klasikleri
Hazırlayan: Dursun Gürlek ( o yüzden fena değildi sadeleştirme demek kiJ)
Basım yılı :2007

*Pdf formatında bir sekreter buldum sonundaJYine de paylaşımlar bir başka zamana…

“Bu kitabı, hakikat aşkıyla yanan, akılla kavranamayacak ko-nulan merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim.
Bu millet geçmişte bir sürü Raciler yetiştirmiştir, gelecekte de yetiştirmeye devam edecektir.
Okuyucularımıza sunduğumuz bu hikâyeler (bunların hikâye olup olmadığı iyi düşünülmelidir) eğer beğenilirse kendimizi bahtiyar sayacağız. Zira, bu kitaba rağbet edilmesi, insanların ciddî meselelerle ilgilendiğini göstermesi bakımından çok önemli. Böyle okurların bulunduğuna inanıyorum. Zira bu millet hassas bir kalbe sahiptir. Bunu birçok defa ispat etmiştir.
Ahmed Hilmi”

4 yorum:

  1. Amak-ı hayal en sevdiğim kitaplar arasındadır.

    YanıtlaSil
  2. Ben de sevdim, ilk bölüm özellikle, içerik olduğu kadar akıcı üslubu ile
    de iyi...

    YanıtlaSil
  3. Arka kapak yazısına istinaden almıştım ki çok severim bu tarz kitapları az şeyle çok şey anlatırlar. Ama tam bir hayal kırıklığına uğradım ve bitirirken çok zorlandım..
    Beğenmenize sevindim.

    YanıtlaSil
  4. Gülşah; yazıldığı dönmeleri de düşünmek lazım,yazının sonuna aldığım önsözünde de yazar asıl amacının mesaj kaygısı olduğunu belirtmiş. Ama ikinci bölümde ben de hayli sıkıldım. İlk bölümü ise ayrı ayrı hikayeler gibi düşünmek daha iyi.

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)